“NİCE YILLARA AYPA.TV”

Münir Bağrıaçık / Berlin – 27.02.2019

Berlin’e ilk geldiğim yıllardı. Kendimce çevre edinmeye çalışıyordum. Hani şu cep telefonlarını elimize aldığımız ilk yıllardan söz ediyorum. Bilgisayar var ama internetle daha tanışamadığımız yıllardı. Hatta çanak çunak da yeni yeni yaygınlaşıyordu…

İşte öyle bir zamandı.

Mesleğim gereği de çevre çok önemliydi. İnsanları tanımaya çalışıyordum. Çevreyi keşfetmeye çalışıyordum. Bir faksım, hatta bir daktilom bile yoktu. Sonrasında Milliyet ve Derya Sazak’ın talimatıyla en ileri teknolojinin sahibi olsam da, o an yoktu. İşte o zaman elektrikli bir daktilo geldi evime, hem de dönemin dünya devi IBM marka bir daktilo.

AYPA ile öyle tanıştım ilkinde. Duymuşlar. Kullanılmış da olsa, yüreklerinden çam sakızı çoban armağanı bir gazetecinin olmazsa olmazını armağan etmişlerdi.

Berlin’de her iki devletin maddi ve manevi desteğini arkasına alan, istediği bantı istediği gibi yayınlayan, hatta bir yılbaşında Berlin ile ilgili hiçbir şey bulamadığım için eleştirdiğim bir TV yayını vardı. Adeta Türkiye’de TRT’li yıllar gibi tek kanal biziz havası hakimdi. Hem de herkesin gözdesiydi. Böyle bir ortamda bir de Milli Görüş çizgisinde bir başka TV daha vardı. Onlar da kendi anlayışları içinde bir emekle yayın yapmaya çalışıyordu. Ama reklam, ekonomik güçleri sağlam sayılırdı.

Ama üçüncü bir televizyon yayını vardı ki, başıyla ve sonuyla güzel bir AYPA hikayesiydi. Fakir ama yürekli AYPA.

Evet Ali Yıldırım Presse Agentur’un kısaltmasıydı AYPA. Ekip de iki kişiydi. Ali Yıldırım ve Claudia Dantschke. İkisinin de özelliği dil bilimci olmaları, ikisinin de sevdası televizyonculuktu. Kendilerini tanıdıkça daha çok sevdim. Tanıdıkça günde bir saatlik o yayınlarını keyifle izledim. Almancam olmadığı için de anlamaya çalıştım. Her bir programı iki kişilik kaneviçe tadında bir emek ürünüydü.

Rivayet odur ki bu iki kişinin çalışmalarıyla AYPA, “Guinness Rekorlar Kitabı”nda da “Dünyanın En Küçük TV Kurumu” namıyla yerini almıştı.

O iki kişiyi, Ali Yıldırım ve Claudia Dantschke’yi her yerde, her zaman birlikte gördüm. Herkesten önce oradaydılar. İzledikleri konuları sonuna kadar sabırla takip edip, ardından röportajlarını yapıyorlardı. Sonra da Dantscke’nin Mitte ilçesindeki evinde kesip montajı yapılan video kaseti, Volta Straße’de tekel durumundaki bir yayıncı kuruluşa yetiştirilip kablo ağı üzerinden Berlinlilere sunuluyordu. Kendilerini her yerde gördüm. Biz de Milliyet olarak iki kişiydik. Onlar sanki iki kişilik bir orduydu.

Gazetecilikte olması gereken sorma, sorgulama, yazma, yayma, yayınlama ilkeleri onlardaydı. Bir de dürüstlerdi. Yetmezmiş gibi bu dürüstlükleri nedeniyle bir çok insanın, bir çok kurumun ayağına basmışlardı. Hatta „Persona non grata” yani „istenmeyen kişi” bile ilan edilmişlerdi. Bir çok zaman da mahkemelik olunmuştu. Bildiğim, duyduğum, hiçbir mahkemeyi de kaybetmemişlerdi. Bildiğim, duyduğum ve gördüğüm kadarıyla da kendi kendilerine yetmişlerdi. Hiç kimsenin, hiçbir kurumun maddi desteğini görmeden…

Ama onlar yılmıyor, bıkmıyor, usanmıyorlardı. Nerede hukusuzluk, adaletsizlik, zorbalık, sahtekarlık, keyfilik varsa, karşısında bu iki kişilik orduyu buluyordu. İşte böylesi  bir mücadele yıllarına, dışardan bir gözle tanıklık ettik. Ettik diyorum, Berlin’de geçmişte ya da bugün yazan, fotoğraf veya görüntü çeken dostlar adına düşünüyorum da…

Zaman içinde AYPA tek kişilik bir ordu oldu. Claudia Dantschke kendisi adına daha cazip başka denizlere açıldı. Ama Ali Yıldırım ve AYPA aynı çizgide, aynı kulvarda tek başına da olsa yoluna devam etti.

Bundan sonra da yeni yol arkadaşları ile elektronik çağın olanaklarından da faydalanarak aynı dürüst, ilkeli ve samimi yayıncılık çizgisini sürdürecek. Bazılarına çok hoş, bazılarına sevimsiz gelse de, yola devam ediyor. Artık delikanlılık çağını yavaş yavaş geride bırakıp, bıkmadan usanmadan çalışan, böylece de 26 yaşına ulaşan bir yayıncılık anlayışı AYPA.

Yolun, bahtın açık olsun, daha nice 26 yıllara AYPA.TV…

Be the first to comment

Leave a Reply

Your email address will not be published.


*